Oyun dünyasının en uzun soluklu serilerinden olan Tomb Raider oyunu, 1996 yılından bu yana popüleritesini devam ettiriyor. Playstation 1 aldığım zamanlarda, konsola taktığım ikinci oyun Tomb Raider 3 olmuştu. O zamandan bu zamana kadar tüm serileri ilgiyle takip ettim. İlk 4 seri fevkalade güzel giderken, 5. Oyun beklentilerin altında kalmıştı. Angel Of Darkness’te bir gelgit yaşandı. Oyuncular bir yandan yenilik istiyor, bir yandan da önceki oyunların daha güzel olduğunu söylüyorlardı. Sonuçta oyun yapımcısı Core Design ile yollar ayrıldı ve Tomb Raider Cyristal Dynamic’in ellerine teslim edildi. TR Legend, Anniversary (Tomb Raider 1’in remake’i) ve Underworld yapımları ile oyun çıta yükseltti. Nihayet üçleme şeklinde hazırlanan serinin son oyununa kavuşabildik.
Tomb Raider İnceleme
2018 yılının başlarında, oyunun yönetmenlerinden biri olan Jason Dozois şöyle diyordu: “Lara Croft’un gerçek bir mezar yağmacısına (Tomb Raider) dönüştüğü oyundur. Üçlemenin son halkası olan Shadow Of The Tomb Raider’da, macera doruk noktasına çıkacak ve Lara’nın geçmiş maceralarından nasıl etkilendiğini göreceksiniz. Şimdi bunun doğruluğunu öğrenme sırası geldi.
Bu satır biraz spoiler içerdiği için, oyunu oynamayanlar atlayabilir. Rise Of The Tomb Raider’dan sonrasını konu alan yeni oyunda, Lara Croft, Trinity adlı örgütün babasını öldürdüğünün kanıtlarına ulaşıyor. Üçlemenin ilk oyununda, babasının yaptığı etik olmayan bir iş yüzünden intihar ettiğine inanmıştı. Ancak acı gerçekleri Rise Of The Tomb Raider’ın sonunda öğrendi. Babası intihar etmemiş Trinty adlı örgüt tarafından öldürülmüştü. Ölümsüzlüğün peşinde olan Lara Croft, bir gerçekle daha yüzleşmişti. Evet, ölümsüz insanlar vardı ve büyük bir bedel ödemek zorundaydılar. Macera bu kez Güney Amerika’da geçiyor ve Maya Kıyametini durdurmak için uğraşıyoruz. Önceki oyunlardan hatırladığımız Jonah Lara’ya eşlik ediyor. Maceraperest bir arkeolog kimliği olan Lara, önemli bir antik hançeri buluyor ve istemeden kıyameti tetikliyor. Meksika’da tsunami başlıyor ve çok sayıda insan ölüyor. Jonah, kalan insanları kurtarmak için söz veriyor. Lara ise en tepeden, bu felaketin önüne geçmek isteyen bir kahraman haline geliyor. Ancak tüm bunlar yaşanırken, Lara Croft psikolojik olarak sıkıntı yaşıyor. Öyle ya Maya Kıyametini başlatan kendisi. Jonah daha çok insanların hayatını kurtarma gibi bir misyon üstleniyor. Lara ise başlattığı kıyameti önlemek için, örgütün peşine düşüyor. Böyle hareket edince, Jonah’la sert tartışmalara giriyor.
Trinty adlı örgüt Lara’yı yakalıyor ve hançeri ele geçiriyor. Artık bundan sonrası Lara Croft’un işi, hançer kötü ellerde insanlığın sonunu getirecek. Bunun için Güney Amerika’daki Peru’ya seyahat edeceğiz. Ayrıca Lara Croft’un çocukluğuna dönerek bazı gerçekleri açığa çıkarmak için çabalıyoruz. Bu da Lara’nın ailesi ile ilgili konular. Flashback’lerle geçmişte yaşananlar, anılarında canlanıyor. Oyunun sonunda ise ailesi ile ilgili bir sürpriz var. Seriyi takip edenler hatırlayacaklardır, Tomb Raider 4 ve 5’te de Lara’nın çocukluğuna dönüp, kontrol etmiştik. Oyunun hikâyesi, ilk iki serinin aksine yeni senaristler ve yeni bir stüdyo tarafından hazırlandı.
Uçak Kazası ve Maceraya Giriş
Lara Croft ve Jonah istenmeyen bir uçak kazası sonucu, soluğu Meksika’nın Cozumel adasında alırlar. Trinty Örgütü lideri Dr. Dominguez’in peşine düşerler. Acaba Dominguez Lara’nın babasının ölümünden sorumlu kişi mi? Ölüler Günü Karnavalında rengârenk görüntüler, maskeli yerel halk ve satıcıları görüyoruz. Bazıları ile diyaloğa girebiliyoruz. Prologue bölümünde, oyunun kontrollerini ve hareket tekniklerini öğrendikten sonra, Tomb Raider ile özdeşleşmiş tırmanma-tutunma ve ilerleme kombinasyonlarını kullanarak hedeflere ilerliyoruz. Tırmanma işine daha bir renk katmak için bu kez Lara Croft çivili ayakkabı aparatını kullanıyor. Böylece daha dik ve meyilli kayalara daha rahat tutunup ilerleyebiliyor. Şimdi burada duralım, oyunun girişinde ne hissettim? Oyunu XboxOnex’te oynadığımı belirteyim, normal zorluğu seçtim, Yüksek Çözünürlük ve Yüksek Kare Hızı (FPS) tercihimi ise Yüksek Çözünürlükten yana kullandım. Yüksek Çözünürlük 4K 30 fps, Yüksek Kare Hızı ise 1080p 60 fps veriyor. Anisotropic Filtereleme (dokuları her bakış açısından modelleyerel gerçek kaplama sunan filtreleme), Physically-Based Rendering( Işığı daha gerçekçi modelleyerek oyuna aktaran teknoloji), Basic Tesellation Teknolojisi (poligonları artırma), Dynamic Foliage (Fiziksel tabanlı nesnelerin daha canlı ve orjinaline uygun yansıtılması) gibi teknolojilerle desteklenmiş. Televizyonumda 4K HDR destekli olduğu için, deneyimlerimi sizlere aktarabileceğim.
Öncelikle şunu belirteyim; oyunu ön sipariş verip beklemeye başladım ve yabancı sitelerden incelemeleri okudum. Genel olarak oyunun renk paletleri ve bir önceki oyuna göre pek bir yenilik içermediğinden bahsolunuyordu. Oyunu bitirip tekrar oynadığım zaman yanımda bir akrabam vardı (kendisi ile beraber birçok TR oyunu oynadık). Yorumu aynen şu: “ Grafik kalitesi tartışılmaz, ancak oyun için kullanılan renkler sönük kalmış. Ana resme odaklanmak için arka planda kalan tonlamalar kullanılmış. Günümüz teknolojisinde ben şahsen daha kaliteli renk tonları görmek isterdim. Uncharted 4 bunu çok güzel başarıyor. Bu yorumu oyunun ilk bölümünü oynarken yapmıştı. Bende kendisine hak verdim ve “Daha baskın ve gergin bir ortam sunmak için, renkleri filtrelemişler” yorumunu yaptım. Sonraki bölümlerde yerleşim yerleri, Maya Medeniyeti kalıntıları ve orman teması, özellikle gündüz vakti çok başarılı yansıtılmış. Gece teması da özellikle, ormanda aksiyona daldığımız sahnelerde izlenmeye değer. Suya girip dibe daldığımızda, oluşan dalgaların beyaz yansımaları beni çok etkiledi. İnsan izlerken gerçektende kendisini suda hissediyor. Yukarıda yazdığım teknolojiler oyuna başarılı bir şekilde adapte edilmiş. Bunun yanında mezarlar ve diğer antik yapılar görülmeye değer. Bunun için çok emek verildiği anlaşılıyor. Oldum olası Tomb Raider fanatiği olmamın başlıca sebebi bu antik mistik yapılardır.
Oyunda 3 ana başlıkta skiller (geliştirmeler) mevcut, Seeker, Warrior ve Scavenger. Ayrıca topladığınız alet-edevatlarla silah yükseltmelerini yapacaksınız. Önceki oyuna göre arayüz değiştirilmiş. Kamp ateşinin bulunduğu noktalara gelip, silah yükseltmelerini, kıyafet tercihlerini, hızlı seyahatleri yapabileceksiniz. Önceki oyunlarda olduğu gibi bazı geçitleri açabilmek için belli silah ve gereçlere ihtiyaç duyacaksınız. Karşınıza çıkan bir giriş kapatılmış, yanına gidince sizden shotgun istiyor ve bu silah sizin yanınızda değil. İleride ki bölümlerde bu silaha kavuşunca, geri dönüp geçidi açmanız mümkün olacak.
Gölgelerin Gücü Adına, Güç Bende Artık
Lara Croft her ne kadar kıyameti tetiklediği için, kendini suçlu hissedip ruhsal çöküntü yaşasa da, zorlu bir savaşçı kimliğine bürünecek. Önceki oyunda silahlı çatışmalar zorluydu ve “şu sahneler bitse” diye hayıflanıyorduk. Bu oyunda durum tamamen farklı. Oyunun ismine uygun şekilde Lara, baş edilmesi zor bir rakip olarak ön plana çıkıyor. Ormanda ilerlerken çamuru vücuduna ve yüzüne sürüp kamuflaj yaparak, ormanda gizleniyor. İster Sam Fisher gibi stealth tarzı (gizli) ilerleyerek düşmana ansızın ölümü tattırın, isterseniz de açık bir şekilde Rambovari saldırılar gerçekleştirin. Çatışmaları daha zevkli hale getirmek için çeşitli yollar mevcut, çevrede bulacağınız monotof kokteylleri, sis bombaları ve yakıt varilleri düşmanlarınıza daha etkili bir ölüm hazırlıyor. Mesela ağacın tepesine çıktınız, ister iple rakibi ağaca asın, isterseniz bıçakla ani bir saldırı gerçekleştirin. Bir sahneyi daha anlatacağım size, ağacın tepesinden 3 düşmanı izliyoruz. Ekran bize hedef alıp RB tuşuna basmamızı istiyor. Zehirli okla hedef alıp yayı serbest bırakınca düşman çıldırıp etrafa ateş ediyor. Bunun olmasını sağlayan ise, zehirli kurbağa ve böceklerdeki nörotoksik enzimlerle ürettiğimiz oklar. Oku kafaya gönderdim ve en yakındaki kendi müttefikini tarayıp öldürdü. Bir süre sonra zehrin etkisi ile ölüyor zaten. Bu sahneleri birkaç defa tekrar ettim, acaba farklı sahneler görebilir miyim diye; tam altımızdaki hedef düşman her sefer değişiyor. Silahlı iki müttefiki, o çıldırma anı gelince eğer yakındaysalar, mermilerden nasibini alıyor. Eğer düşman askeri uzaktaysa koşarak geliyor ve sizde ister iple dala asın, isterseniz bıçakla ani bir ölüm dalışı yapın. Öldürdüğünüz düşmanlara bubi tuzakları yerleştirebiliyorsunuz. Kontrol amacıyla cesede yaklaşanlar öbür tarafa havale oluyor. Diğer taraftan Açık söylemem gerekirse, silahlı çatışma sahneleri daha uzun olsun istedim. Oyundaki çatışmalar normal moda fena değil hatta önceki oyuna göre kolay olmuş. Ancak diğer zorluk derecelerinde oynamaya başlarsanız durum değişiyor. Sistem kademeli olarak düşmanların sağlık barlarını dayanıklı yapıyor. Cephaneler daha kıt oluyor ve en zor moda Lara’nın sağlık barı yenilenmiyor.
Oyun 10 bölüm var ve macera 3 ana yerleşim yeri üzerinden işlenmiş. Kuwaq Yaku, Paititi ve San Juan Bölgesi. Ana görevler dışında yerel halkla konuşarak haritada bazı secretlera, toplanabilir nesnelere ve haritalara ulaşıyoruz. Bu yüzden NPC’lerle konuşmayı ihmal etmeyin. Bu oyunda ayrıca alım satım işi mevcut. Yerel satıcılara gidip çeşitli silah ve ekipmanları alabilir, aynı zamanda üzerinizdeki eşyaları satabilirsiniz. Dikili taşlar, Murallar, harita güncellemeleri, değerli madenler (altın ve zümrüt), sağlık sunan bitkiler, Challange’lar ve Mezar Görevleri ile gelenek devam ediyor. Ana hikâye dışında yan görevlerde mevcut. Paititi’de, hasta olan bir kadına şifalı otu getirmek için göreve çıkıyoruz. Yine aynı yerde Hakan (Evet doğru okudunuz ismi Hakan) isimli kişiyi örgütün elinden kurtarma gibi görevler var. Oyunu bitirdikten sonra, kalan görevleri bitirmek için haritada çeşitli yerlere gittim. Bu yolculuğumda suda ilerlerken, hasar görmüş bir İspanyol Korsan Gemisini buldum. Demem o ki, keşfedilecek birçok görev sizi bekliyor.
Yağmalanacak Mezarlar Nerede
Bu mezarları bulmak, bulmacaları çözmek ve ödüle ulaşmak çok keyifli. Bulmacalar zor değil, kararında hazırlanmış. Olaya geniş bir perspektiften baktığınızda, nasıl bir yol izlenilmesi gerektiğini buluyorsunuz. Mezar yerlerinin çoğunu buldum, ancak bazı mezar girişlerindeki engeli aşmak için, silah ve ekipman gerekiyor. Bu da ilerde karşınıza çıkacağı için, tekrar geri dönmek zorundasınız. Bu mezar görevleri, oyunun ana temalarından biri olan keşif hissini üst seviyeye taşıyor. Serideki yaptığım mezar görevleri fevkaladeydi ve 3’lü trilogy tamamlandığı için, yeni bir Tomb Raider oyununda nasıl bir yol izlenecek merak ediyorum.
Gelelim orman temasına; en çok etkilendiğim konu ve yapımcıları bu yüzden tebrik etmek istiyorum. Ağaçlardan tutun, bitki örtüsüne ve içinde barındırdığı canlılara kadar çok gerçekçi görünüyor. Bölge ve iklime uygun hayvan türleri ormanda barınıyor. Orman insana barınak ve yiyecek sağlar, aynı zamanda insanın ölümüne sebep olacak vahşi hayvanları da barındırır. Jaguarlar bu tehlikenin en zirvesinde ve gerçektende ürkütücüler. Çakallar var ancak o kadar tehlikeli görünmüyorlar. Tamam, toplu olarak saldırıyorlar, ancak elinizdeki bir otomatik silah onları kolayca Tahtalı Köy’e gönderecektir. Yalnız burada bir parantez açmak istiyorum. Mavi kurbağalara rastlıyoruz ve bunlar olduğu yerde zıplayıp duruyor. İleri geri hareket etmiyorlar. Mesela kuş türü canlılar sanki fotokopi yapılıp çoğaltılmış, aynı şekilde anlamsız anlamsız eğilip kalkıyorlar. Bu da gerçekçilik hissine darbe vuruyor. Ormanda cüsseli bir tür bulunsun deyip kapibaraları koymuşlar. Başka bir köy ormanında domuzlar geziyor ve lamaları görüyoruz. Lara yaklaşıp sevmeye kalktı, bekledim tükürecek diye ama yapmadı. Bunun haricinde ormanda ki maymunları ve tavşanları sayabiliriz.
Yerleşim yerlerine geldiğimizde örneğin Paititi’de yerel bir kıyafet giyip isyancılara katılıyoruz. Lara o yöreye özgü kıyafetleri giymenin yanında, kamufle olmak için tören kıyafeti ve maske de takıyor. Yaaxil denen liderle ortak hareket edip, O’nun vahşi yaratıkları ile beraber Trinity askerlerine ölüm getiriyoruz. Oyunun dramatik yanı ise onlarca insanın kurban edilmesi ve bunun yerel halk tarafından ilgiyle izlenmesi. Etrafta insan ölüleri ve verdiği kokular Lara Croft’u derinden etkiliyor. Aynı zamanda Paititi Halkının Kraliçesi olan Unarutu’nun ölümü. Halkanın son düğümünü çözmek içinse, Hristiyan San Juan Bölgesindeki özel kutuyu bulmak zorundayız.
Oyunun ses ve müzik direktörü Rob Bridgett: “Son 5 yılda seriyi bu kadar başarılı hale getiren müzikal enstrümanlara sadık kaldık, çoğu şey estetik açıdan gelişti. Lara’nın duygusal ve hareketli macera sahnelerinde her iki duruma uygun müzikler tercih ettik.” Gerçektende oyunun atmosferine uygun müzik tercihleri yapılmış. Peru’daki antik kalıntıları gezerken mistik müzikler insanın ruhunu okşuyor. Hareketli kaçış sahnelerinde ise adrenalini üst seviyeye çıkaran parçalar hazırlanmış. Oyundaki besteleri oluşturan kişi Güney Amerikalı Brian D’Oliveira. Besteci ve ses tasarımcısı Martin Sig Andersen özel su altı seslendirmelerine imza atmış. Oyunda kullanılan enstrümanları izleyince insanın etkilenmemesi elde değil. Square Enix’in resmi sitesine girince, ne dediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Lara Croft’a sesi ve hareketleri ile hayat veren Camilla Luddington, sanırım bu üçleme sonunda projeden ayrılacak. Yeni Tomb Raider Projesinde olmayacağı konuşuluyor. Yeri gelmişken söyleyeyim, Lara’nın mimikleri, özellikle konuşurken dudak hareketleri, bana garip geldi. Önceki iki oyunda böyle bir hisse kapılmadım. Hatta internette araştırdım, benim gibi düşünen oyun severler var.
Oyunda tuzak sistemi var ve genelde hep aynı. Tuzağın girişine ip çekmişler, dokunursanız duvardaki mızraklar tetikleniyor. İnanın bir kez bile tuzağa yakalanmadım. İpler hemen dikkat çekiyor ve kesiyorsunuz, ya da üzerinden atlayıp geçebiliyorsunuz. Kırılabilir zeminin altındaki tuzakları ise önceki oyunlardan bildiğimiz için bizi şaşırtmıyorlar. Bence farklı tuzak sistemi hazırlayıp, oyunculara sürpriz yapabilirlerdi. Mesela yerdeki farklı renkte bir taşa basınca, Lara’nın bedenine zehirli bir ok saplanabilirdi, ya da Prince of Persia tuzakları gibi mekanizmalar yapılıp, Lara’nın atletik becerileri ile geçilebilirdi.
Menülerde fotoğraf modunu görüyoruz. Çeşitli efekt ve çerçevelerle çektiğimiz fotoğrafı daha ilgi çekici bir hale getiriyoruz. Bol bol fotoğraf çektim ve bunlardan birini arka plan olarak ayarladım. Önceki oyunlarda daha çok keşif ve diğer gizemleri çözdüğümüz Croft Malikânesi, ana menüye eklenmemiş. Sadece Lara’nın küçüklüğünü oynadığımız bir oyun içi bölüm var. Oyunu % 100 bitirebilmeniz için tüm mezar görevlerini, Challange’ları ve toplanabilir tüm nesneleri bulmanız gerekiyor. Oyunu yaklaşık % 76 seviyede bitirdim ve yeniden oynamak için can atıyorum malum. Önceki oyunda bu kadar istekli değildim.
Her Son Yeni Bir Başlangıçtır
Oyun bitince yeniden oynamak için sebeplerimiz var, açamadığımız mezar görevleri, farklı oyun zorlukları ve diğer gizli bölümler. % 100 bitirmek için can attığımı söyleyeyim. Ayrıca önceki oyuna göre kolay bir oynanış yapısı var. Ben normal moda oynadım ve zorluğu artırarak yeniden oynamak istiyorum. Tomb Raider 3’te hatırlayanlar piranalarla karşılaşmıştık. Yıllar sonra suyun içinde piranaları görmek beni mutlu etti. Hikâye sunumu etkileyici olsa da genel anlamda, öyle “vay be” diyebileceğim bir senaryosu yoktu. Olaylar karşısında Lara’nın kişilik bölünmesi yaşaması, kendisine önceki karakterlerden sadece Jonah’ın eşlik etmesi beklediğim bir durum değildi. Çatışmalar zevkli olsa da, insanı zorlayacak seviyede olmamış. En son Boss karşılaşmasında bile, beklediğim çatışma zorluğu yoktu.
Oyunun finali beklemediğiniz bir şekilde tamamlanıyor. Spoiler vermeyeceğim merak etmeyin. Oyun üçlemesi sonar erdi bakalım bundan sonra Lara Croft’un hikâyesi nasıl ilerleyecek? Şu tadı damağımda kalan Tomb Raider The Las Revelation’u, keşke remestared olarak yeniden hazırlasalar.
Bir yorum yap