Her oyuncu farklıdır bence, kendisine özel bir oyun kültürü vardır. Kimisi işi daha da ileriye götürüp, oyunlarla alakalı yazılı-görsel kaynakları takip eder ve fuarlara katılır. Kimisi tembeldir, araştırmak yerine sosyal medyada yazar ve cevaplara göre tercihini yapar. Kimileri bu iki durum arasında sıkışıp kalmıştır. Araştırır ama devamı gelmez, oluşan boşluğu işi bilenlere soru sorarak doldurmaya çalışır. Medya kolaycılığı (benim tabirim) vardır mesela, özellikle “youtuber” olgusunu özümseyenler, kazanç kapısı gibi gördükleri bu alanda ilgi görüp para kazanmak için video çekerler. Tamam, işini kaliteli yapanlar var, ancak hepimizin ortak nokta da buluştuğumuz husus var; kamerası, bilgisayar ve ya konsolu olanlar “tamamen duygusal bir şekilde” reyting hedeflemektedir. Oyunlar üzerinden yürüyen bu kesim, estetiği olmayan, bilgiden uzak ve araştırma çabasına girmeden kısa yoldan youtuber fenomeni olma peşindedir. Böyle olunca, bu kültürün yozlaşması da beraberinde gelmektedir. Neyse konudan fazla uzaklaşmayalım.
Şöyle bir düşünün isterseniz, oyuncuları sınıflamaya kalksak nasıl bir sonuca ulaşırız? Ben aslında yılların verdiği bir deneyimle böyle bir yazı kaleme alma gereği hissettim. Birazda mizah sosu kattım ki, olayı ilgi çekici hale getirdim.
Profesyonel Oyunculuk
Bunu uzun uzadıya yazmaya gerek yok. Oyun işini profesyonelliğe dökmüş elit insanlar, yazılı ve görsel kaynaklarla birçok oyun severe rehberlik etmiştir. Oyun dergisi ve internet yazarları yıllarca bize rehberlik edip, kaynak sunmuşlardır. Bunun yanında yazar olmayıp da bileğinin hakkıyla bu unvanı kazanan oyuncular vardır. Turnuva ve çeşitli yarışmalara katılanlar, kazandıkları deneyimi Youtube, Twitch ve diğer sosyal medyadan paylaşan insanlar.
Kâşif Oyuncular
Ağırlıklı olarak RPG türü bağımlısı olarak tabir edebileceğimiz oyuncular, aynı zamanda diğer oyun türlerine de meraklıdırlar. Oyun içindeki keşfedilmesi gereken yerleri, secretları ve bonusları arar gezerler. Bu amaç uğruna sosyal hayatlarından fedakârlık yaparlar. Oyunun farklı sonlarını görmek için defalarca kere bitirirler. Hatta oyunu rüyalarında oynamaya devam ederler. Kendim de böyleyimdir ve rüyalarımda, o gün oynadığım oyuna devam etmişimdir. Elder Scrolls’u ele alalım; oyunun keşfe açık derin yapısını, görevlerini, farklı ırkları, silah ve diğer ekipmanları. İşte bahsettiğim bu oyuncu türü için bulunmaz bir nimettir ve oyunu didik didik ederler.
Bu tür oyuncular gerçek hayatta da böyle midir? Sanırım böyledir, mesela; yeni memur oldular, işe başladıkları ilk gün, radar gibi odayı tararlar, dosyaları tek tek incelerler, tüm çalışanlarla tanışıp onlar hakkında detaylı bilgi sahibi olmak için uğraşırlar. Tatile çıkacakları zaman, geniş bir araştırma ile kendileri için en iyi tercihi yaparlar. Tarihi ve doğal güzellikleri keşfederler. Belki de siz de böylesinizdir.
Kararlı Oyuncular
Genelde kıskanılan ve bir o kadarda eleştirilen “Kararlı Oyuncular” grubu, tabiri caizse “dünya yansa” umurlarına gelmez. Amaçları, oyunu bitirmek, tüm bonus ve kupaları alıp en üst seviyede zafere ulaşmaktır. Öyle ya oyuna ücret ödüyorlar, en doğal hakları oyunu sonuna kadar sömürmek. Takıldıkları bir noktada youtube’a başvururlar ya da sosyal medya da post açarak ulaşamadıkları hedefe ilerlemeye çalışırlar. Bu onlar için o kadar önemlidir ki, hedefe gitmek için her yolu mübah görürler. Yakınmaları da vardır; saatlerce oynayıp A kupasını alamadıklarından yakınırlar, ama illaki o kupayı almayı başarırlar. Onlar için en değerli an, PS4’te oynuyorlarsa kazandığı platinyum kupayı post açarak gururla sergilerler. Sırada başka oyun vardır ve vakit kaybetmeden oyuna gömülürler.
Gerçek hayatta bu insanlar sizin patronunuz olmasın. İşi kitabına ve standartlara uydurmak için canınıza okurlar. Sivil ve ya resmi işyerinde yükselmek için ellerinden geleni arkalarına koymazlar. Ve en önemlisi asla pes etmezler.
Karma Oyuncular
Tüm oyun türlerini seven kitle, böyle insanlar gerçekten var mıdır, varsa bu kişilerle tanışma olanağımız yüzde kaçtır? Mağazalarda ya da internette oyun almak için türe asla bakmazlar, isim üzerinden yürürler. Spiderman mi çıktı, görsellere, fiyatına, fragmanına ve ceplerine bakarak oyunu alırlar. PES ya da Fifa mı çıktı, ellerine geçirmek için start düdüğünün çalmasını bile beklemezler. Mağazadalarsa jelatin kaplı kutulu oyunu alıp uzun uzun incelerler, koklarlar ve fiyat etiketine bakıp hayıflanırlar. Artık önündeki tek engel, kuyruğa girip hesabı ödemektir ve koşar adım eve gidip oyuna girerler. Evde yemek hazırsa ve çağrılırsa muhtemelen 15 dakika rötar yaparlar. Bu durumda yemeğe çağrılıp, oyunu pause yapan bir yiğide rastlamadım. Kararlı oyuncuların aksine, bir oyunu bitirmeden diğer oyuna geçen bu gamerlar, çeşitliliği sever. Kendileri için en büyük olumsuzluk bütçedir ve oyun fiyatlarından sürekli şikâyet etme eğilimindedirler.
Gerçek hayatta bütçeleri yettiği sürece, keyifleri için harcama yapmaktan kaçınmazlar. Tavla, batak, okey, pis yedili, dama, satranç v.b fark etmez ne bulurlarsa oynarlar. Yemek konusunda seçici değillerdir, yeter ki aç olsunlar. Ola ki rast gelirseniz, selam verip geçin. Bir şekilde oyun muhabbetine girerseniz, oynadığı oyunlar sizinkinden çok olduğu için sakinliğinizi koruyup dinleyin. Hatta soğuk bir şeyler ısmarlayarak olaya renk katabilirsiniz.
Obur Oyuncular
Önündeki masaya ne konursa yiyen tiplerdir. Ne bulursa oynayan, oyun seçmeyen ve delice mutlu olan oyuncu kesimi için belli bir standart yoktur. İster PC’de, ister konsolda, isterse android ve IOS platformlarında olsun hemen atlarlar. Zamanı kaliteli geçirmenin yolu oyun oynamaktır, mantığıyla hareket ederler. Onlarla tartışmaya girerken dikkat edin, geniş bir oyun kültürü altyapıları olmayabilir, ama sizi tecrübeleri ile mat ederler. Böyle bir hataya düşerseniz, çaktırmadan cep telefonundan müzik açın ve aranıyormuş gibi yapıp o bölgeden uzaklaşın.
Gerçek hayatta belki çekilmeyen insanlardır, ama bunları umuruna getirmezler. Kendileri mutludurlar, kim ne düşünürse düşünsün. Amaç kaliteli vakit geçirmekse, kendi kafalarındaki eylemleri rahatça hayata geçirirler.
Klasikle Özdeşleşmiş Oyuncular
Geçmişe dair klasik ne varsa kendileri için hazine değerindedir. Bilemiyorum, şimdi ki oyun kültürü geliştikçe bundan mutlu oluyorlar mı? Sanırım modern oyunlara mesafeli yaklaşıyorlar. En sevdiğim özellikleri koleksiyoncu olmaları. Evde yer buldukları sürece eski konsol ve oyunları biriktirirler. Amiga, Commodore 64, SEGA ve Nintendo kültürünü anlata anlata bitiremezler. Hayatı piksel piksel görme yeteneğine sahiplerdir. Süper kahramanları yan yan ilerleterek oynamaya bayılırlar. 3.ncü boyuta mesafeli yaklaşırlar.
Tahmin edebileceğiniz gibi, klasik, nostaljik ve tarihi ne varsa literatürlerinde yer alır. Eski plakları, kasetleri ve vhs videoları biriktirirler. Bitti mi, hayır, pul ve para koleksiyonları vardır. Antika eşyalara meraklı oldukları için, antikacıdan kolay kolay çıkmazlar. Ne zaman dükkân sahibinin sabrı taştı, o zaman mekânı terk ederler. Ya da zorla çıkarılırlar.
Salt Korku Türü Sevenler
Evet, gerçektende bu bahsettiğim oyuncu türü var. Tamam, biraz abarttım, korku türünü sevmeleri yanında diğer oyunları da oynarlar. Korku edebiyatlarında klasik korku türünün yanında post apokaliptik ve distopik dünyaya hayrandırlar. Belki de en büyük hayalleri, kıyamet sonrası bir dünya da gaz maskeleri ile bidon içinde yanan ateş etrafında sohbet etmektir. Elleri tetikte, en ufak bir çıtırtıya odaklanmak isterler ve o an gelince silahı çekip ateş etmekten çekinmeyeceklerdir. İtiraf ediyorum, arkadaşlarla bu hayalleri kurduk. Hatta STALKER ve Metro oyunlarında ki gibi ateş etrafında gitar dinlemeyi istedik. Sonra, ortaya çıkan vahşi bir mutant yaratığa ilk kurşunu kim atacak, onu tartıştık.
Gerçek hayatta, gece yaşam formları ile vakit geçirmek, kendileri için daha bi anlamlıdır. Mahzende gizledikleri tabutun içinde uyumayı severler. Karanlık hikâyeleri anlatmaya ve dinlemeye bayılırlar. Bir gün nükleer bir felaket olursa, böyle bir arkadaşınız ya da tanıdığınız varsa, koluna yapışıp asla bırakmayın. Post Apokaliptik bir dünya da nasıl hayatta kalınır ve neler yapılır, en iyi onlar bilir.
Oyunları Yazlık ve Kışlık Diye Ayıran Kesim
Şaşırabilirsiniz ve hatta inanmayabilirsiniz, ama böyle düşünen bir kitle var. Örneğin Skyrim’de kış teması daha ağır bastığı için, oyunun atmosferine girebilmek için kışın oynanmalıymış. Ne bileyim yoğun bir yağmur yağdığı zaman, böyle bir doğa olayının olduğu oyunlar oynanmalıymış. Bende diyorum ki, bahar geldi çiçekler açtı, karıncalar yuvalarından çıktı, Skyrim oynamak için 10 ay kışı mı bekleyeceğim? Ya da uzay temalı yapımlarda, oyunun atmosferine girebilmek için uzay gemisinde mi olmamız gerekiyor?
Gerçek hayatta bu kesim için, herhangi bir öngörüm yok. Her an bizi şaşırtabilirler.
Fanatik Oyuncular
Her şeyde bir fanatizm olduğu gibi, oyuncularda da bir fanatiklik vardır. PC veya Konsol fanatizmi vardır mesela, ama bunun yanında Playstation ve Xbox fanatikleri de vardır. Xoyun.com sitesinde yazarlık yaptığım zamanlar, şiddetli bir şekilde, fanatiklerin eleştirilerine maruz kalmıştım. Sebep neydi? Ben ve diğer yazar arkadaşların güya Xbox taraftarı olduğunu düşünüyorlardı. O ana gelinceye kadar 8 bit atarim, Sega Mega Driver’ım, Playstation 1 ve Playstation 2’im ve ilk çıkan Xbox konsolum vardı. Xbox’çı olduğumu iddia ediyorlardı, ama topu topu konsolu bi kaç sene kullanmıştım. Playstation’ı senelerce kullandım, kullanmamın yanında çok sevdim, bana ilkleri yaşattı ve daha neler neler. Demem o ki, ben bir Gamer’sam, oyunlardan maksimum fayda sağlamak için tüm oyun platformlarına sahip olmalıyım. Konsol ve PC sahibi olmam benim oyun dünyamı zenginleştirir.
Gerçek hayatta, kendi tercihleri olandan başkasına meyletmemeleri doğaldır. Üstelik haklılıklarını ispatlamak için müthiş bir enerji harcarlar. Futbolda da fanatizme hayır, konsollarda da…
Bir yorum yap