Sokağın çocukları serisinin bu yazısında bizi Max Payne’in hikayesi bekliyor. Max Payne, Finlandiya merkezli Remedy Entertainment tarafından geliştirilip, 3D Realms tarafından üretilmiş TPS (third person shooter) yani üçüncü şahıs nişancı oyunudur. Max Payne 2001 yılında önce Windows için çıkarılmıştır. Bir yıl sonra tarihler 22 Şubat 2002’yi gösterdiğinde Rockstar Games tarafından Xbox ve 21 Nisan 2002 tarihinde PlayStation 2 versiyonları yayınlanmıştır.
Oyunun gelişme aşaması ilk olarak Death Rally ile başlıyor. Savaşıp yarış yapabileceğiniz bu küçük çaplı oyun,oyuncular tarafından beğenilince Remedy firması yeni bir oyun üzerinde çalışmalara başlıyor. Yağmacı hanımımız Lara Croft’tan esinlenilip Tomb Raider gibi berbat kamera sistemini kullanmak yerine kamera dizaynını değiştirmeye karar veriyorlar. Oyunun adı ilk olarak Max Heat olarak bütün telif hakları ile birlikte satın alınıyor. Bu isim hakkı için 20.000 dolar harcayan şirket, tekrar bir o kadar daha para harcayıp oyunun adının Max Payne olmasında karar kılıyor. Sadece ismi için harcanılan bu kadar para da tabii ki bize yol, su ve elektrik olarak geri dönüyor. Nasıl mı? Tabii ki oyun içi sinematik yerine çizgi roman panelleri kullanılıyor. Peki sadece ismi için bu kadar para harcanan oyun esasen nedir?
Max Payne Kimdir? -Düşüş Hikayesi-
Oyunun ilk bir kaç dakikasında eşinin ve çocuğunun öldürüldüğünü gören Max Payne, vücudunuzun üst kısmını oynatmadan etrafta koşup,zıplayıp,takla atabileceğiniz bir oyun olarak karşımıza çıkıyor. Max’in eşinin ve çocuğunun öldürülmesinde önemli bir rol oynayan Valkyr adlı sentetik uyuşturucu ve arkasındaki sır perdesini kaldırmak için silahlarını beline takıp mevzuya balıklama dalıyor. Üç yıl boyunca bu maddenin şehirde ticaretini yapanın kim olduğunu araştırıyor. Sonunda bu maddenin ticaretini yapan kişinin Don Angelo‘nun başında olduğu Punchinello suç ailesinin önde gelen isimlerinden olan Jack Lupino olduğunu öğrenir.
Esas görevi Polis olan Max, gizli göreve çıkarak şehrin en azılı mafya ailesinin arasına sızmaya çalışıyor. Bu gizli görevden, yalnızca arkadaşı Alex’in ve B.B’nin haberi vardır. B.B bir gün Max’i telefonla arayarak Alex’in kendisini bir metro istasyonunda beklediğini söyler ve telefonu yüzüne kapatır. Fakat Payne abimiz oraya gittiğinde Alex’i bulmak yerine kendisini, çok büyük bir banka soygununun içinde bulur. Şans işte n’aparsın. Soyun çetesi ile çatışarak ilerleyen Max Payne abimiz sonunda Alex’i bulur. Fakat tam konuştukları sırada kendisinin görmediği bir yerden bir el silah sesi duyar ve Alex ölür. Hem soygununun gerçekleştiği hem de cinayet işlenen suç mahalinde bulunmak, gizli görevde bulunan Max için ciddi sorunlar yaratacaktır. Bu yüzden Max apar topar istasyondan çıkarak gider.
Silahlar Çekiliyor!
Aradan zaman geçer Max halen intikam peşinde arayıştadır. Bu intikam ateşi asla sönmez. Ana karakterimiz Max Payne bir gün kaçırılır. Gözlerini açtığında kendisini bir otelin kazan dairesine elleri ve ayakları bağlı şekilde kendisini sandalyeye otururken bulur. Karşısındaki kişi Frank Niagara‘dır. Yani namı diğer ”the Bat”. Frank sandalyede elleri ayakları bağlı olan Max’e bakar ve olayın rahatlığı ile birlikte otelin barına gidip bir şeyler içeceğini söyler. Yürürken geri döneceğinde Max’i öldüreceğini de söyleyip kazan dairesinden çıkar. Daha doğrusu Frank bunları söyleyip uzaklaşırken Max kendisini çözer ve Frank’i oracıkta öldürür. Ardından oteli terk eder. Fakat işler pek de yolunda değildir, çünkü bir süre sonra takip edildiğini anlayan Max kendisini takip edenleri durdurup neden takip ettiklerini sorar. -Bu kadar da delikanlı abimizdir. Geri vitesi yoktur.-
Max’i takip eden kişi kendisini tanıtır. Bu adam Rus mafyası Vladmir Lem’dir. Vladimir, Max’e bir anlaşma teklifiyle gelmiştir. Eskiden Vladimir için çalışan ve ülkeye kaçak silah sokan gemici Boris Dime, Vladmir’e ihanet edip Punchinello’nun tarafına geçmiştir. Zaten Valkyr maddesinin dağıtımıyla iyice güçlenen Punchinello bu silahları aldığı takdirde Vladimir’i ve Max’i öldürecektir. Ortak düşmana karşı birlikte hareket etme teklifi ile gelen Vladmir, Max’i ikna eder. Vladimir, gemiyi ele geçirip Boris Dime’ın kellesini de getirirse Punchinello’yu öldürmek için istediği kadar silahı da Max’e vereceğini açıklar.
Max bu teklifi kabul eder ve gemiyi ele geçirir. Ancak hala Punchinello’nun evine doğrudan saldıracak durumda olmadığı için ona bir anlaşma teklif ederek tuzağa düşürüp öldürmeyi planlar. Punchinello onu kendisine ait “Casa di Punchinello” restoranına çağırır. Fakat işler hiç de Max’in düşündüğü gibi olmaz. Tuzağa düşen Max Payne olur. çeri girer girmez restoran patlamalarla yanmaya başlar. Max buradan da kurtulur ve şu anda tek yardımcısı gibi gözüken Vladimir tarafından arabayla oradan alınıp doğruca Punchinello’nun malikanesine bırakılır. Max, Punchinello’nun en azılı katilleri “Trio” tarafından karşılanır ama onları da teker teker öldürür. Max evde çalan bir telefonu açar ve telefondaki ses Lupino’nun otelindeki telefondan kendisiyle konuşan sesle aynıdır. Telefondaki adam oradan bir an önce uzaklaşması gerektiğini söyler ama Max umursamaz görünür. Max sonunda Punchinello’ya ulaşır ama Punchinello’nun da bu Valkyr işinde sadece bir piyon olduğunu anlar.
İntikam Çanları Çalıyor!
Max Punchinello’nun elinden kurtulur ama dışarda bir kadın ve yanında bir sürü silahlı adam onu beklemektedir ve adamlar Max’i yakalar. Kadın Max’e yüksek dozda Valkyr verir ve öleceğini umarak onu orada bırakır. Max bayılmadan önce kadının azğından çıkan “Cold And Steel” sözünü duyar. Max şehrin dışında bulunan “Cold And Steel” adlı fabrikaya gider. Ama fabrika sıradan bir çelik fabrikası değildir ve Max’in fabrikada ilerledikçe karşılaştığı silahlı adamlar da bu durumun daha karmaşık olduğunu göstermektedir. Max orada bulduğu bir raporda yazan “D-6” numaralı hangarı bulur ve fabrikanın üstündeki gizem perdesi ortadan kalkar. Ancak elini de çabuk tutmak zorundadır çünkü Max’in güvenliği aşıp fabrikanın içinde olduğu anlaşılmıştır ve fabrikanın kendini imha işlemleri başlatılmıştır. Max burada yerde kocaman bir askeri işaret görür. Bu işaret büyük bir “V” harfi ve ortasından geçen bir kılıçtan oluşmakta ve altında da “Valhalla Projesi” yazmaktadır.
Fabrikanın içindeki gizli laboratuvarın birinde daha önemli şeyler öğrenir. Amerikan ordusunun İskandinav mitolojisinden esinlenerek Valhalla adını verdiği bu askeri proje kapsamında, soğuk savaş sırasında çöldeki birliklerin tıpkı aynı adlı mitolojide olduğu gibi korkusuz, cesur, dayanıklı olmasını ve yaralarının çabucak iyileşmesini sağlamak amacıyla Valkyr adı verilen maddeyi ürettiğini, deneylerin başarısızlıkla sonuçlanmasına rağmen birilerinin ısrarla devam ettirdiğini görür. Sonra projede bir bilgi sızıntısı yaşandığını ve bazı dosyaların bir yere yollandığını fark eder. Sistemde verilen infaz adresi Max Payne’in New Jersey‘deki evidir. Artık her şey açığa kavuşmuştur.
Büyük Patlama ve Teslimiyet!
Max fabrika patlamadan önce oradan çıkar ve Roscoe Caddesi metro istasyonunda yaşananlardan beri hiç görmediği B.B onu arar. Max buluşmaya giderken kendisini neyin beklediğini bilmektedir. Çok gizli tutulan kimliğinin birden açığa çıkması ancak içerden bilen birinin sızdırmasıyla mümkün olabilirdi ve o gizli tutulan kimliğini arkadaşı Alex’ten başka tek bilen B.B‘dir. Max Payne böylece Alex’i öldürenin ve suçu üstüne yıkanın da B.B olduğunu anlamıştır. B.B, yarım bıraktığı işi tamamlamak için Max’i çağırmaktadır. Max bir otoparka giderek B.B. ile buluşur. Max, B.B’yi öldürmeye çalışır ve uzunca bir kovalamaca yaşanır.
Bu arada Max yine bir telefonu açar ve duyduğu ses yine aynı gizemli adamın sesidir ve adam onu şehir dışındaki bir binaya çağırır. Max B.B’yi öldürdükten sonra binaya gider ve kendisini karşılayan kişi aynı zamanda ona ilginç biçimlerde ulaşan telefonlardaki sesin sahibi Senatör Alfred Woden’dır.
Woden onu Inner Circle adlı devlet için çalışan gizli örgütle tanıştırır. Ona gerçek düşmanının adını verir. Max Payne’in gerçek düşmanı daha önce Punchinello malikanesinde rastladığı Nicole Horne’dur. O da daha önceleri Inner Circle’la beraber Valhalla projesinin içinde yer almış ama hükümet projenin başarısız olması nedeniyle ödeneği kesmek istediği için elindeki bilgileri açıklamakla örgütü tehdit etmiş ve böylece ödenek alarak projeyi sürdürmeye devam etmiştir.
Horne aynı zamanda televizyonlarda ve duvarlarda boy boy ilanları çıkan Aesir adlı şirketin de sahibidir. Aesir şirketi yalnızca kirli işlerini örtmeye yarayan bir paravandır. Horne, şehrin yarısından fazlasını kontrolü altında tutmaktadır ve her türlü kirli işin de arkasındadır. Woden eğer Horne’u öldürürse Max’e hakkında yapılan bütün suçlamaları düşüreceğini vadeder. O sırada Horne’un ajanları içeriye dalıp ortalığı tarar ve Max kaçar. Ölü taklidi yapan Alfred Woden da daha sonra oradan kaçar. Max, Aesir binasına giderek Horne’u bulur. Horne çatıda bekleyen bir helikopterle kaçmaya çalışırken Max binanın tepesindeki paratoneri kalkmak üzere olan helikopterin üzerine düşürür ve Horne’u öldürür. Ardından da oraya gelen polislere teslim olur.
Max Payne’in ilk oyunu böyle bir hikaye ile son bulurken bir sonraki Sokağın Çocukları bölümünde görüşmek üzere. Sokağın Çocukları: Mortal Kombat bölümünü Buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
Bir yorum yap